Siber Güvenliğin Tarihçesi ve Gelişimi

Siber Güvenliğin Tarihçesi ve Gelişimi

Siber güvenlik tarihçesi ve gelişimi ile bilişim teknolojileri alanında yer alan önemli konulardan birisidir. Ülkemizde bilgisayarlar 1960 yılında Kara yolları genel müdürlüğünde devasa büyüklükteki IBM-650 kullanılmaya başlandı. Başlarda tüm dünyada da olduğu üzere bir takım hesaplama işlemleri için kullanılan bilgisayarlar Windows 95 ile birlikte bilgisayarın sıkıcı mavi ekranından kurtulup ilgi çekici bir hal almaya başladı. 1981 yılında ilk kişisel bilgisayarlar IBM tarafından piyasaya sürüldü. Artık bilgisayar çantaya sığacak kadar küçüldü. Bilgisayar kullanıcı sayısı da buna bağlı olarak hızla artmaya başladı. İlk piyasaya sürülen işletim sistemleri internet alt yapısı bakımından savunmasız bir durumdaydı.

Siber güvenlik duvarı veya virüs programı gibi kavramlar ortada yoktu. İşletim sistemi üreticileri bilgisayar kullanıcılarının birbirlerinin verilerine sızabileceğini hiç düşünmemişlerdi. Yada her sistemin bir arka kapısı vardır hiçbir sistem kusursuz değildir kavramlarıyla daha karşılaşmamışlardı. İlk hackerler eğitimin ve öğretimin gerçekleştiği üniversitelerde ortaya çıktı. Bu hackerler başka kullanıcıların bilgisayarlarına girip kullanıcının yapabileceği her türlü işlemi yapabiliyorlardı. Bunun üzerine işletim sistemleri için ilk kez güvenlik duvarını(firewall) geliştirildi. Ancak bu güvenlik duvarları o kadar yetersizdi ki sürekli aynı kapıyı kullanan hackerler artık güvenlik duvarının etrafından dolaşıp arka kapıdan erişimi sağladılar.

Siber Güvenlik Tarihçesi

1986 yılında kamu, kişisel ve tüzel kişilerin bilgisayarlarına yoğun bir şekilde saldırı yapılması Amerikan hükumetini harekete geçirdi ve izinsiz olarak başka bilgisayarlara erişim sağlayan hackerlere hapis cezası uygulanacağına karar verildi. Solucan ve trojen adı verilen bir çok zararlı yazılımla bilgisayarlarda hasar bırakan hackerlar binlerce bilgisayara zarar vermişlerdir. İlerleyen yıllarda bu gibi durumların artması ile IBM 1989 yılında ilk anti virüs programını yazdı. Virüslere karşı hem güvenlik duvarı hem de anti virüs programı kullanılmaya başlandı.

1994 yılında web tarayıcıları üretildi. Bu gelişmeyle birlikte hackerlar ile kullanıcıların yüz yüze etkileşime gireceği alanın alt yapısı oluştu. Bilinçsiz internet kullanıcılarının kişisel bilgilerinin web üzerinden paylaşılması birçok sorunu da beraberinde getirdi. 1998 yılından itibaren basit ve belirli kalıpları olan hackerler artık trojenler(Truva atı) yardımı ile kullanıcıların bilgisayarlarında güvenlik zafiyeti yaratarak hackerlerin bilgisayar sistemlerine sızmasını kolaylaştırmışlardır. 1999 yılında Windows 98 ile bir çok güvenlik açığı kapatıldı ve yeni daha az güvenlik zafiyeti bulunan firewall güvenlik duvarı oluşturuldu. Artık ağ ve benzeri alanlar üzerinde erişim sağlayamayan hackerler e-posta yoluyla kullanıcının kendi rızası ile güvenlik zafiyeti oluşturmaya başladılar.

2000 yılında yeni yöntemler üreten bilgisayar korsanları web sitelerine DOS saldırıları yapmaya başladılar. Sunucular bu kadar yoğun iletiye cevap veremeyince işlevini yerine getiremez hale geldiler. Hackerler kullanıcıların kredi kartı bilgilerini çalmaya başladılar. Bilgisayar korsanları hep bir adım öndeydiler. Yakın geçmişte özgün olarak yazılan birçok anti virüs yazılımı bu gün büyük ölçüde hackerleri durdurmuş gibi. Şimdilerde çok iyi yazılım bilgisine sahip hackerler kendilerini zor güvenlik duvarlarını aşmak için pek çaba göstermiyorlar. İnsan psikolojisini ve insanın yapay zekadan farklı olarak her etkiye verdiği tepkiyi göz önünde bulundurursak. Hackerler yüz yüze veya iletişim yolları ile insanları dolandırıp onları mağdur etmeye devam etmektedir. Tek fark yapay zeka ile vakit kaybetmeyi bir kenara bırakıp insan gibi bir değişkeni gözlemleyerek dolandırıcılık yöntemlerine başvurmaktadırlar.

Siber güvenlik ile ilgili içerikler için tıklayınız. Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. Teknoloji kategorisindeki içerikler için tıklayınız

2 Comments

  1. Merhabalar, ilginiz için çok teşekkür ederiz. 19 Mart 2019 tarihinde yayınlanan bir yazımızdır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir