Yıkıma Şahit Olmak – Mülteci
Ülkemiz 2011 yılından bu güne kadar artarak mülteci göçü almaktadır. Birleşmiş Milletler Mülteci Örgütünün 2019 Şubat raporunu temel alarak Türkiye’de yaklaşık 4 milyon mültecinin yaşadığı söyleyebiliriz. Savaştan veya zulümden kaçarak ülkemize sığınan, yıkıma şahit olmuş bu insanları canı pahasına yollarda olmaya mecbur eden yaşama arzusu değil midir? Daha güvenli, refah seviyesi daha iyi olan ülkelere insanları göçe zorlayan bu günü kurtarmanın yanı sıra gelecek umutlarıdır.
Gelecek Şüphesiz Gelecek
İnanıyorum ki her mülteci bir gün ülkelerinde her şeyin yoluna girdiği ve geri dönebilecekleri o kutlu günün hayali ile yaşamaktadır. Öyleyse bizlerin bu insanlara katkıda bulunabileceği geleceklerine yönelik hayati müdahaleler olmalıdır. İngiliz filozof A. North Whitehead’ın haklı sözlerini hatırlayalım “Bir ülkenin geleceği, o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.” Bu gün yaşanan sorun her ne ise sona ermesi ve bir gün tekrarlanmaması için yarının büyükleri olan çocuklara eğitimlerini hakkıyla verebilmek gerekmektedir.
Hakkı ile Verebilmek
İncelediğim pek çok kaynakta mülteci çocukların en büyük sorunun dil bilmemek olduğu sonucuna varılmış. Bir süre önce yabancı uyruklu insanların ülkemize yürüyerek geldiğini haberlerde gördüm. Türkiye’ ye ilk defa geliyor olmalarına rağmen spiker ile Türkçe çat pat röportaj yapabilecek düzeydeydiler. Bu durumda ülkemizde yıllardır yaşayan mültecilerin Türkçe konuşamadığını düşünmek çok yanlıştır. Bence mülteci çocukların sorunu konuşamamak değil, Türkçe okuyamamak ve yazamamaktır. Bu sebeple öğretmenlerimize düşen ilk görev mülteci öğrencilerine Türkçe okuma yazma becerisi kazandırmaktır. Bilindiği üzere biz bu beceriyi ilkokulda birinci sınıfta kazanıyoruz mülteci öğrencilerine bu konuda yardımcı olabilmek öğretmenlerimizi zorlayabilir. Fakat ilgi ve sabırla hareket ederek kilometrelerce uzaklardan gelmiş bu çocukların hayatında iz bırakabilmek bizim fedakâr öğretmenlerimize nasip olabilecektir.
Görünmez Olmak
Çocukların bir diğer sorunu görünmez olmaya çalışmaktır. Öğrencilerin kendi akranlarına, öğretmenlerine, sınıf ortamına adapte olamadıklarını gözlemledim. Bunun için zamanla alışır düşüncesini yanlış buluyorum. Okullarımızda rehberlik servisleri var. Bu konuda aktif çalışmaları gerektiği kanaatindeyim. Mülteci öğrencilerimize psikolojik olarak yardımcı olurken diğer öğrencilerimizin duygudaşlık kurdurtarak olumsuz düşüncelerini değiştirmeye katkı sağlanabileceği görüşündeyim.
Eğitimin umuda yolculukta en önemli gücümüz olduğunu unutmama umuduyla…
Sevgiler.
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız. | Eğitim kategorisindeki içerikler için tıklayınız. | Kitap tanıtımları için tıklayınız. |
Aşağıdaki ilgi çeken yazılardan hangisini okumak istersiniz?
Son Zamanların Gözdesi Quizizz | Kullanabileceğiniz 13 Kavram Haritası Uygulaması |
Çocuklarınız ile 5 İngilizce Okuma Uygulaması | 21. Yüzyılda Öğrenci Profili |